Telefon: 0 (412) 252 54 58
Mobil Telefon: 0 (530) 664 67 99
Fax: 0 (412) 252 54 08

Hemodiyaliz Nedir?

Hemodiyaliz Hakkında Genel Bilgi

Hemodiyaliz, fistül, greft ya da kateter adı verilen uygun bir vasküler giriş yolu kullanılarak hastadan alınan kanın, bir makine ve pompa yardımıyla diyalizör adı verilen bir süzgeçten (yapay böbrek) geçirilirken sıvı ve solüt içeriğini düzenleyerek hastaya geri verilmesine verilen addır. Genelde haftada 3 kez 4 saat süren seanslar şeklinde uygulanır.

Hemodiyaliz, böbrek yetersizliği nedeniyle vücutta birikmiş olan üre, kreatinin, potasyum, fosfor gibi çeşitli zararlı ürünlerin ve suyun, vücut dışında yer alan yarı geçirgen bir membran (zar) yardımıyla, kandan temizlenmesi işlemidir.

İleri derecede böbrek yetmezliğinde yiyeceklerimizin vücudumuzda parçalanması sırasında oluşan ve normalde idrarla atılan zararlı maddeler ve suyun fazlası atılamamakta ve vücudumuzda birikmektedir. Hemodiyaliz bu maddelerin vücudumuzdan uzaklaştırılmasını sağlayan bir tedavi şeklidir.

Hasta kanı ince zardan yapılmış borucukların içinden geçirilir (diyalizör) ve zarın öbür tarafından geçen bir sıvıya (diyaliz solüsyonu-diyalizat) karışarak vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır.

Hasta kanı en çok hastanın ön kolunda atardamarlarından biri ile toplardamarlarından birinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir “fistül” aracılığı ile sağlanır. Hastaların “hemodiyalize girme gereği ortaya çıkmadan” bu fistüle sahip olmaları zamanı geldiğinde diyalizin hemen ve hasta açısından kusursuz şekilde başlayabilmesine yardımcı olur.

Fistül oluşturma işlemi cerrahi olarak küçük bir müdahale ile gerçekleştirilir ve yaklaşık bir ay içinde fistül kullanıma hazır hale gelir. Fistülü bulunmayan hastalarda diyaliz gerektiğinde boyun ya da göğüs boşluğundaki kalın damarlara bir kateterin yerleştirilmesi ve fistül operasyonunun bundan sonra uygulanması gerekecektir.

Yeterli Diyaliz Nedir?

Hemodiyaliz yeterliliği her şeyden önce hastanın hiç bir şikayetinin olmaması, kendini iyi hissetmesidir. Hastanın iştahının iyi olması, hatta kilosunun artması diyalizin yeterli olduğunu düşündürür. Ayrıca hastanın hipertansiyonunun olmaması, hematokritin (kan sayımının) %30’un üzerinde olması, kan fosfor düzeyinin 5.5 mg/dl’nin altında olması, beslenmenin ölçüsü olarak serum albumin ve kolesterol düzeylerinin normal olması diyalizinin yeterli olduğunu gösterir. Ayrıca; diyaliz giriş ve çıkış üre değerleri ölçülüp, matematiksel formüllere diyalizin yeterliliği ölçülmeli ve aylık olarak takip edilmelidir.

Sağlıklı Böbrekler Neyi Yerine Getirir?

Böbrekler vücudun metabolik süreçlerinin önemli bir parçasıdır. İdrarı toplar ve idrar yolu vasıtasıyla atarlar. İdrarın yanı sıra, metabolik süreçlerden oluşan aşırı su ve toksinler bir süzgeçten geçer gibi vücuttan atılır. Ayrıca, kanda aşırı asitliği önlemek için asit-baz dengesini düzenler. Böbrekler aynı zamanda hormon üreterek kan basıncını düzenleme gibi önemli bir fonksiyona da sahiptir. Eritropoetin gibi böbrek üstü bezi hormonları kemik iliğindeki kan hücrelerinin üretimini kontrol eder. Böbrekler aynı zamanda kandaki kalsiyum miktarına ve D vitamini üretimine etki eder. Bu vitamine kemiklerin stabilitesini sağlamaya yardım eden mineralizasyonda ihtiyaç duyulur. Böbrek fonksiyonlarının çeşitliliği kolaylıkla görülmektedir. Böbrekler iki tanedir ve yetişkinlerde her bir böbrek yaklaşık 11 santimetre uzunluğunda ve 160 gram ağırlığındadır.

Böbrek Hastalığının Nedenleri Nelerdir?

Böbrek hastalıklarının nedenleri farklı olabilir. Çeşitli enfeksiyonlar (glomerulonefrit) böbrek dokusunda çoğunlukla kalıcı hasar bırakır. Hatta yaygın bir hastalık olan yüksek kan basıncı (hipertansiyon), böbreklere ciddi hasarlar verebilir. Altta yatan bir diyabet çoğu kez böbrek hastalığına neden olabilir ve bazı ilaçların aşırı alınması da uzun süreli böbrek fonksiyonunu azaltabilir. Polikistik böbrek hastalığı gibi doğuştan gelen çeşitli diğer nedenler de bulunmaktadır. Birçok böbrek hastalığı sessizce gelişir ve uzun yıllar fark edilmez. Bu nedenle, bazı kronik böbrek hastaları, hastalığın geç bir aşamasına kadar bir uzmana (nefrolog) danışmazlar. Nadiren de olsa, bazı vakalar birkaç gün veya hafta içerisinde hızla gelişerek akut böbrek yetmezliğine yol açabilir.

Böbrek Hastalığının Etkileri Nelerdir?

  • Böbrekler görevlerini yeterli ölçüde yerine getiremediklerinde tüm organizmanın işlevsel etkinliği bundan etkilenir. Böbreğin “süzgeci” arızalı olduğunda, idrara çok fazla protein salınacaktır. Ayrıca, bu durum bacaklarda veya akciğerlerde ödemlere (su toplanması) yol açar.
  • Çoğu durumda da çok az toksin atılır. Birikmeleri durumunda bu toksinler diğer organlara zarar verebilir. Sindirim yolundaki bozukluklar, kanayan mide ülserleri kadar aşırı olabilir. Zehirlenme, kalp ritmi bozuklukları veya perikardiyum (kalbi saran zar) enfeksiyonuna yol açabilir. Hatta sinir sisteminde anormal değişiklikler gözlenebilir.
  • Birçok hastada hormonal düzenin bozulması nedeniyle kan basıncında önemli bir artış görülebilir. Kan basıncını düşürmek için kesinlikle tıbbi müdahale gereklidir.
  • Hastalığın ilerleyen aşamasında, kemiklerin dekalsifikasyonu başlar ve kan hücresi üretim işlevinin bozulması anemiye yol açar. Yetersiz idrar atılmasına bağlı olarak, vücut çok fazla su tutar.

Böbrek Yetmezliği Tedavisinde Neler Hedeflenir?

Klirens olarak da bilinen, böbreğin çalışması % 15’ten daha fazla azalırsa, tehlikeli sonuçları olan komplikasyonlar beklenebilir. Doktorlar, kan zehirlenmesinin bu aşamasını üremi olarak adlandırır. Uzun süre tedavi edilmezse ölüme yol açar. İlerlemiş böbrek yetmezliğinin tedavisinde, doktorlar ilk olarak üreminin yol açtığı yaşamı tehdit eden komplikasyonları önlemeye çalışırken uzun süreli hedef ise günlük sosyal yaşam ve iş yaşamında normal işleyişe olanak sağlayarak hastanın sağlığının tamamen normale döndürülmesidir. Ciddi şekilde hasar gören böbrekler, yalnızca organın hayati işlevlerinin uygun bir tedavi ile –böbrek replasman tedavisi– değiştirilmesiyle tedavi edilebilir.

Böbrek Replasman Tedavisi İçin Ne Gibi Fırsatlar Mevcuttur?

Böbrek replasmanının en iyi ve en kapsamlı şekli sağlıklı bir donör böbreğinin başarılı şekilde naklidir. Ancak, tüm dünyada yeterli miktarda organ bağışı mevcut değildir. Bazen, önemli tıbbi veya kişisel nedenler de böbrek naklini imkansız kılabilir. Kronik böbrek yetmezliği bu nedenle en azından geçici bir süre için “yapay bir böbrek” kullanılarak tedaviyi gerektirir. Bu tedavi “diyaliz” olarak bilinmektedir.

Diyaliz tedavisinin çeşitli tiplerinin etkililiği kanıtlanmıştır. Gerçek bir “yapay böbrek” kullanıldığında bir filtre, hemodiyaliz olarak adlandırılan bir işlemle kanı temizler. Ancak periton ya da karın zarı, aynı zamanda doğal bir filtre olarak mevcuttur. Periton diyalizinde kullanılır.